Rıdvan Dilmen’in Deniz Gezmiş ile ilgili benzetmesi geçen haftanın gündemi oldu.
Hem medya’da, hem sosyal medyada herkes Rıdvan’ı kıyasıya eleştirdi. Oysa Türkiye yıllardır, özellikle 12 Eylülden beri Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası gibi bu popüler ve lümpen kültürün etkisinde değil mi? Nihat doğanlar, Seda Sayanlar, Rasim Ozanlar, Nagehan Alçı’lar, Cüppeliler, Şafak Sezerler ve daha niceleri. Gösteri ve futbol dünyasının paralı, şımarık, küstah, cahil ve lümpen çocukları..
Arda Turan’lar, Burak Yılmaz’lar, Fatih Terimler..
Bu toplumun değerlerine, birikimlerine uzak, paranın tutsakları. Rıdvan’a kızmıyorum bile.
Bu kadar cehalete kızılır mı? Nitekim Deniz Gezmiş’in Abisi muhatap bile almıyorum dedi.
Rasim Ozan’ın, Nagehan Alçı’nın söylediklerinde ‘aşırı yalakalıktan’ başka ne varki?
O kadar çoklar ki. Her televizyonda ekranda, her gazete de köşe başlarında. Ya o kartvizitlerinin başlarında prof, Doçent falan yazan ultra yalakalar. Ortaokul çocuğunun eğitim düzeyindeki öğretim üyeleri. Biraz daha ileri gidelim. Edebiyat dünyasında. Müzik dünyasında. Tiyatroda, sinemada. Yaşanılan mega yalakalıkları görünce, biz nereye gidiyoruz
sorusu hangimizin aklına gelmiyor? Yine her gün televizyon ile evlerimize
konuk olan besili, elma yanaklı, deprem hocası, dünyadaki en iyi yönetim sisteminin ‘monarşi’ olduğunu yumurtlayan, Kenan Evren sevdalısı Celal Şengör ile aşırı ilgiden, kibirin doruklarındaki, biraz şekerlenmiş İlber Ortaylı’nın konu felsefeci ‘Hegel’e geldiğinde Şengör’ün ‘salak’, Ortaylının ‘şarlatan’ diye nitelediği ‘Hegel’. Dikkat ederseniz bu ikili yıllardır, yazılarında, konuşmalarında, dünyadaki ‘devrimci’ devlet adamı, düşünür, bilim adamlarına karşı alaycı, küçümser yaklaşımlarını, tavırlarını pervasızca sürdürmektedirler.
Sözün bittiği yer dedim kendi kendime. Gazetecilerin tarihçi kesildiği, tarihçilerin felsefeci olduğu, şarkıcıların siyasi değerlendirmeler, önermeler yaptığı, futbolcuların ‘ben varım, sen de varmısın’ la kamuoyu yarattığı, lümpen arabeskçilerin akil adamlar olduğu, teknik direktörlerin ‘kebapçı’ bastıkları ‘yalnız ve güzel ülkem’ de Rıdvan’ın söylediğine, değerlendirmesine ne denebilir ki. Gülünüp geçilir. Ben de öyle yaptım.
Habersiz Gazetesi köşe yazarı
Hasan Girgin