20 yaşındaki Özgecan, insanlık için utanç verici bir şekilde öldürüldü.
Herkesimden sesler yükseliyor: “İdam yasası çıksın…”, “Hadım edilsin…”, “Elime bıçağı alır cezasını verirdim..”.
Bu utanç verici olayda yalnız Özgecan’ın katili mi suçludur? Kadınlara, kızlara tecavüz etme, öldürme cüretinin; korkusuzca ve saygısızca davranışların nedenini, kaynağını sorgulayan yok! Öncelikle sorgulanması gereken budur.
Mahalle arkadaşım İbrahim Hakkı, Fatih, Çarşamba semtindeki İmam Hatip Lisesi’nde yatılı okuyordu. Hafta sonları görüşürdük. Ona matematik derslerinde yardımcı olurdum. O da bana Kur’an’dan, hadislerden dini bilgiler aktarmaya çalışırdı. Babası Hafız amca, mahallenin diğer çocukları gibi bana da Kur’an’ı öğretmişti.
Genç yaşta yitirdiğimiz İbrahim Hakkı, tiyatro sanatçısı olma hevesindeydi. Nitekim liseyi bitirdikten sonra bir tiyatro ekibi kurdu. Uzun yıllar tiyatro oyunları sergilemeye çalıştı. İmam Hatip okulunda sanat için bir alt yapı edinmesi mümkün değildi. Buna rağmen bu sanat dalında hep kalmaya çalıştı. Yüreğinde tiyatro vardı.
İmam Hatip’li olarak kadınlara bakışı farklıydı. Genelev kadınlarına ateş püskürürdü. Ben de o çaresiz kadınlara bu öfkesinin nedenini anlayamazdım. Kadınlarla ilgili şu cümlesini hiç unutmadım: “Şehvet öyle bir şeydir ki, anneni bile çıplak görsen saldırırsın…!”
İşte, dünya iyisi arkadaşım, imam hatip mezunu, sanatçı ruhlu İbrahim Hakkı’nın kadınlarla ilgili düşünceleri böyleydi. İbrahim Hakkı’nın bu bakış açısının nedeni, kendisine öğretilmiş uydurma hadislerdi. Yılmaz Dikbaş’ın ‘Gelin Yüzleşelim’ adlı kitabından birkaç örnek:
-“Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.” Buhari
– Namazı bozan şeyler kara köpek, eşek, domuz ve kadındır.” Müslim, Tirmizî, Ebu Davud
– Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz.” – Hanbel, Tirmizî, Buhari
– “Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve istiğfar ediniz. Çünkü ben, Cehennem halkının çoğunun sizler olduğunu gördüm.” Müslim
– Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar üzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmesini emrederdim.” Tirmizî, Ebu Davud, Hanbel.
Günümüzde “Örtünmemiş kadın perdesiz eve benzer. Ya satılıktır ya kiralık”, “15’inde kız ya evde, ya yerde olmalı.” diyen kişilerin düşünce kaynağı da bu uydurma hadislerdir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Cennet, annelerin ayakları altındadır” sözü bu uydurma hadislerin üstünü örtmeye yetmez mi?
Kur’an’da kadınları aşağılayan bu uydurma hadisleri destekleyen tek bir ayet yoktur, üstelik kadınları, erkeklerle birlikte yücelten ayetler vardır.
“Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz…”. Âl-i İmran Suresi, 195. Ayet
“Ey İnsanlar! Biz sizi, bir erkek ile bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, kötülüklerden en çok korunanızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.” Hucurât Suresi, 13. Ayet
“Mümin (inanan) erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar… Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Aziz’dir, Hakim’dir.” Tevbe Suresi, 71. Ayet
“Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir…” Nisa Suresi, 124. Ayet
“Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız…” Nahl Suresi, 97. Ayet
Oruç neden tutulur? Allah’ın emrine uyarken nefsimize hakim olmayı da öğrenmez miyiz? Peki, Allah’ın emrine uyma ve nefsimize hakim olma yalnızca 30 gün için midir?
Bu konudaki en önemli görev hukukçularımızdan önce ilahiyatçılarımıza düşmektedir. Kadınlara; annelerimize, kızlarımıza, kız kardeşlerimize saygıyı, sevgiyi çocuklarımıza öğretmeliyiz, öğretelim.