Son yaşanan olaylar “Devletin sopası garibanın başında patlıyor” dedirtiyor. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yayınladığı bildiride İstanbul’da devlet ormanları üzerinde 31.12.2017 tarihinden sonra kaçak yollarla yapılan yapılar yıkılacaktır” diyor… Ancak söylenenle uygulama arasında uçurum var. Çatalca Gümüşpınar Mahallesinde canı yanan gariban vatandaşların iddiasına göre, yıkım ekipleri gittikleri adreste yıkılacak yapı bulamayınca vatandaşın tarlasındaki çitleri yıkıyor.
VALİLİK AÇIKLAMA YAPTI
İstanbul Valiliği İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü “Ormanlar Hepimizin” başlıklı basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi; “Valiliğimiz koordinasyonunda; 14 İlçe Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlıkları, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve ilgili kuruluşların katılımıyla sürdürülen çalışmalar neticesinde; İstanbul’da devlet ormanları üzerinde 31.12.2017 tarihinden sonra kaçak yollarla yapıldığı tespit edilen 315 adet çeşitli mahiyetteki yapının, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 18. Maddesi gereğince yıkımına, bulunduğu yer belediyelerince bugün eş zamanlı olarak 14 ilçemizde saat 07.00’de başlanmış ve saat 19.00 itibariyle tamamlanmıştır. Yapılan bu çalışma neticesinde üzerindeki kaçak yapıları yıkılan orman arazileri İstanbul Orman Bölge Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Kaçak yapı inşa edilen orman arazileri, önümüzdeki aylarda yapılacak ağaçlandırma çalışmalarıyla orman varlığımıza yeniden kazandırılacaktır. Orman, kıyı, mera, kültür ve tabiat varlığı gibi özel kanunlarla korunan alanlar ile diğer kamu mallarının korunması, idarenin yasal görevi, her bireyin de en önemli vatandaşlık ödevidir. Orman alanlarında başlattığımız bu süreç, kaçak yapıların olduğu diğer yerlerde de aynı kararlılıkla devam edecektir. Bu konuda bütün kamu kurum ve kuruluşlarımız aynı hassasiyetle çalışmalarını sürdürmektedir.” Valiliğin bu açıklamasından sonra jet hızıyla uygulamalara başlandı. Orman vasfından çıkan arazilerini yıllardır kullanan Çatalca Gümüşpınar Mahallesi’nde yaşayan vatandaşların derme çatmadan yaptıkları yerleri yıkıldı. İşte köylülerin anlattıklarından satır başları:
30 YILLIK EMEK YERLE BİR OLDU!
Adnan Gümüş, “Burasını 30 seneden beri kullanıyorum. 9 seneden bu yana burada yaşıyorum. Çocuklarım ile aram açıldı. Dışarıda kalmamak için burada yer yaptım. Odun kesip satmadım. Sattım diye şikayetler var. Ben ilk önce kendi canımı kolluyorum. Hayvanlar girmesin diye alanı çitle çevirdim ama yine de hayvanlar girdi. 182 tane fidan diktim 48 tanesine hayvanlar zarar verdi. Ben buraya betonarme değil, tenekeden tahtadan brandadan bir yer yaptım. Buraya köyden olmayan yabancılar da yer yaptı. Tavuklarım dışarıda kaldı. Gece zarar gelmesin diye dışarıda sabahladım. Banyom vardı tuvaletim vardı hepsini yıktılar. Gümüşpınar’da çoğu yer tapusuz. Sadece kabak bizim başımıza patladı.”
ÇİTLERE BİLE TAHAMMÜL EDİLMEDİ.
Murat Yıldız, “Bana ‘Ormana tecavüz ettin’ dediler. Halbuki ben ‘Çakallar gelmesin’ diye tel örgü çekmiştim. Tel örgü çekmekle ormana tecavüz etmişim. Kümesim vardı ‘Yık!’ emri geldi. Mecburen onlar gelmeden kümesi yıkmıştım. Sadece tel örgü vardı ona da kepçeyi vurup yıktılar.”
HAYVANLAR VE YEMLERİ DIŞARIDA KALDI
Hayvanları dışarıda kalan Sevdi Kaçar’a bir dokunduk, bin ah işittik! İşte gariban köylünün yaşadıkları… “Hayvanlarımın yiyeceğini koymak için brandadan yer yaptım. Sizde görüyorsunuz, temel diye bir şey yok. Orman muhafaza geçen yıl Aralık ayında geldi. ‘Burası orman hemen burayı kaldır”. Ben de ‘bana müsaade edin malzemeyi içinden alayım koymaya yerim yok. Köyün içinde hayvanlarıma bakıyorum” diye söyledim. Bana ‘Bölge şefine git’ dediler. Bende bölge şefine gittim durumumu anlattım. Bölge şefi ‘Nereye koyarsan koy kaldır orayı’ deyince ben de sinirlenerek ‘Ormanın içine kamelya yaptılar. Gel onları da kaldır bende kaldıracağım’ dedim. Ardından beni mahkemeye verdi. Mahkeme de ‘Yıkılacak’ kararı verince mecburen üç gün önce sökmeye başladık. Üç tane demirimiz kalmıştı onlarda üç demiri yıktı. Babam öleli 30 yıl oldu. Şimdi burayı ben kullanıyorum. Buğday ektim, arpa ektim, yulaf ektim. Yani çocukluğum burada geçti. Hayvanlarım başkasının bahçesinde kalıyor. Üç çocuğuma bu yerle baktım. Maalesef devletimiz bizim gibi garibanlara sahip çıkmıyor. Ben devletten bir şey istemedim. 30 bin TL masraf ettim. Köyün içinde ahırım var Zabıta üç kere gelip ‘Buradan çıkacaksın’ diyor. Peki, ben ne yapacağım? Ben doğduğumdan beri bu işi yapıyorum ve bir o kadarda zahmet çekiyoruz. Bir hafta da iki tane hayvanımı kurtlar ormanda yedi. Hayvanlarımızı kapalı bakalım diyoruz ormandan yararlanamıyoruz. Kime gitsek ‘Suçlusun’ diyor. Biz ne yapmışız terörist miyiz? Bu ülkeye zarar mı verdik.”