CIA ve MOSSAD Ajanları IRAK, LİBYA ve SURİYE’de

2003 yılında ABD, Irak’ı demokrasi getireceğim diyerek işgal etti.

ABD, 2004’te “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi”ni açıkladı. Projenin hedefi; bölgedeki 22 ülkede demokrasiyi, barışı, özgürlüğü, insan haklarını sağlamak ve serbest piyasa ile ekonomilerini desteklemekti..! Arapların baharı hazırdı..!

2006 yılında Erdoğan, ABD’nin bu “Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesinin Eşbaşkanı” olduğunu açıkladı.

2010 yılına geldiğimizde Cezayir, Tunus, Mısır gibi Arap ülkelerinde protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmalar başladı. Tunus başbakanı Z. Abidin Binali ülkesinden kaçtı. Cezayir’de başlayan protestolar sonuçsuz kaldı; ABD istediklerini gerçekleştiremedi.

Mısır’daki halk ayaklanmaları sürerken devlet başkanı Mübarek istifa etti. ABD, Mısır’da kendi adamı Sisi’yi cumhurbaşkanı yaptı.

2011 yılı Şubat’ına geldiğimizde Katar’lı El Cezire TV’si, Libya halkının isyan ettiğini duyurdu. Evlerinde oturan Libya halkı isyan ettiğini bu TV’den öğreniyordu! Ama bu isyan haberleri verildiğinde, isyan edenlerle ilgili hiçbir görüntü yoktu.

Bu kurgulu isyan haberlerinden birkaç gün sonra birkaç yüz kişi bile olmayan silahlı isyancılar sokaklarda boy göstermeye başladılar. Libya’daki isyancıları finanse eden ülkeler: Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’dı…

Bu olayların öncesinde, Katar’ın desteğiyle Tunus’ta mülteci kampları kurulmuştu. Kamplara, Kaddafi’ye muhalif kabilelerin gençleri taşınmış, savaş eğitimi verilmişti. Tunus kamplarında eğitilen bu gençler hızla silahlandırılıp Libya’ya gönderildiler.

Diğer taraftan, El Kaide savaşçıları Afganistan’dan Libya’ya akın etmeye başladılar. El Kaide lideri Abdülhakim Belhac zaten Libya’da idi. Belhac’ı, Libya’da tutan CIA idi.

İsyancıların çoğu dışarıdan gelen El Kaide militanları idi. Militanlar pasaportlarını kameraya tutarak açık açık “Kaddafi’yi cezalandırmak ve Libya’da İslam devletini kurmak” için geldiklerini söylüyorlardı. Libya’nın her kentinde özgürlük adına Libyalıları öldürmeye başladılar.

Libya’da toplanan silahlı militanların başında Siyonist Bernard Henri Levy belirdi. Sokaklarda tankların üstünde, harita üzerinden taktik ve strateji toplantılarında bir “komutan” gibi görünen Bernard H. Levy idi.

adnan (1)

Bernard Henri Levy, Ortadoğu’da emperyalizmin ve İsrail’in çıkarlarını savunmak için her şeyi yapan bir ajan-provokatör idi. Nerede bir iç savaş patlak verse, orada Bernard Levy ortaya çıkıyor ve savaş; ayrılıkçı, mezhepçi, yıkıcı bir hal alıyor, büyük katliamlar, yıkımlar gerçekleşiyordu.

adnan (2)

Siyonist Bernard H. Levy, Afganistan’da, Sudan’da, Darfur’da, Kuzey Irak’ta Tunus’ta, Cezayir’de, Mısır-Tahrir Meydan’ında, Suriye’de ve Soros’un Turuncu Devrim gerçekleştirdiği Ukrayna’da, Gürcistan’da hep ortadaydı. 

adnan (3)

 

El Kabas adlı Kuveyt gazetesi Bernard H. Levy ile ilgili bir istihbarat belgesini çıkarmıştı. Saddam Hüseyin’in özel sekreterinin imzasını taşıyan belgede, B. H. Levy’nin Irak’ta “Tevhid ve Cihad” isimli, El Kaide bağlantılı bir terör örgütü kurmaya çalıştığı ve Irak’ta çeşitli terör saldırıları örgütlemek için Mesut Barzani’yle koordineli çalışma arayışında olduğu tespit edildiği yazılıydı.

Kaddafi öldürüldükten sonra Siyonist Bernard H. Levy, Suriye’ye geçti. Libya’daki İslamcı militanlar Suriye’ye getirildi.

adnan (4)

Suriyeli isyancılar da AKP İktidarının izniyle İstanbul’da örgütlenme toplantılarına başlamışlardı. İsyancılar, Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) ismini kullanarak Hama kentine geçtiler. Kentte aylar öncesinden kazılan yeraltı tünelleri ortaya çıktı. ÖSO, Hama’da tutunamayınca Türkiye sınırından aldıkları yardımla Halep’e geçti.

ABD’de tutuklu iken CIA tarafından 2003 yılında Irak’a gönderilen Ebubekir El Bağdadi, Irak El Kaide’si örgütünü kurdu. Daha sonra örgütüne “Irak-Şam İslam Devleti” (IŞİD) adını verip Suriye’ye geçti.

2014 yılında başbakan olan Ahmet DAVUTOĞLU, IŞİD için “Öfkeli Sünni gençler” diyerek örgüte desteğini duyuruyordu.

Bugün gelinen noktada; Halep, Esad güçleri tarafından IŞİD’den temizlenmiştir. Suriye sınırımızın güvenliği için de Türk Ordusu El Bab’da IŞİD’e karşı savaş vermektedir.

Suriye sınırımızdaki diğer tehdit, Akdeniz’e bir koridor açmaya çalışan PKK’nın Suriye kolu olan PYD-YPG’dir. Ancak, ABD’nin “Silahlı Birliklerim” dediği PYD-YPG güçleri ile karşı karşıya kaldığımızda ABD’nin takınacağı tavır ne olacaktır? ABD ile savaş mı? Böyle bir olasılık var. AKP İktidarının dış politikadaki yanlışları ekonomimizin gördüğü zararın dışında Suriye’de bizi buraya kadar getirdi.

Kaynaklar:

1..Libya’da Kanlı Bahar – Hamide Yiğit – Tekin Yayınevi

  1. http://libyanwarthetruth.com/bernard-levy-sneaks-libya-meets-khalid-sharif-and-terroist-leaders-sabratha
  2. http://english.al-akhbar.com/node/1798
  3. https://theremustbejustice.wordpress.com/2014/05/30/bernard-henry-levy-portrait-of-an-islamofascist-jew/

 

 

Haberi paylaşın:

Öncekini Oku

Çatalca’da En Acil Çözülmesi Gereken Sorun Elektrik

Sıradakini Oku

Çatalca’da Sorunlar Tartışıldı

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir