CHP Kurultayı…

Zamanın ruhu CHP’ye saldırmak.
Televizyonlar, gazeteler hepsi.
CHP kurultay yapmadığı zamanlar zaten konu CHP. Önüne gelen, yandaşı, havuzcusu, merkez medyası hepsi.
Demokrasi dersi veriyorlar CHP’ye. Ahmet Hakan mesela, mesela Abdülkadir Selvi. En popülerleri bu ikisi.
AKP kurultay yapıyor. MHP kurultay yapmaya çalışıyor, ses seda yok.
Ama CHP’nin yaptığı bu kurultayda baktım, yazmayan yok.
Hadi bunları anladık. Tamam.
Ya Yılmaz Özdil’e ne oluyor. Bilmeden ya da bilerek delege seçimini alınan oyla anlatmaya çalışıyor. Yazdıklarının hepsi yanlış.
Ya Halk TV.
Bilinçli bir şekilde Kılıçdaroğlu’na saldırıyor.
Şaban Sevinç diye birisi, kurultay delegelerinin nereye oy vereceklerini bilemeyeceklerini söylüyor.
Ülkenin hızla ortaçağ karanlığına savrulduğu şu günlerde CHP’nin önemi ortada.
Kurultayda Kılıçdaroğlundan başka üç aday daha vardı. Ümit Kocasakal, Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Muharrem İnce.
Ümit Kocasakal ve Ömer Eminağaoğlu iyi yetişmiş iki dürüst insan
Ama CHP den çok uzaklar. Bu günün sol siyasetini kavramaktan ise fersah fersah ötedeler.
CHP’nin hiç bir toplantısında, eyleminde, çalışmalarında göremediğimiz insanlar.
Tarlada izi olmayanın sofrada dizi olmazmış.
Gördüler.
Muharrem İnce CHP mutfağından çıkmış, CHP de önemli görevler üstlenmiş, halen milletvekili.
Geçen kurultayda da adaydı.
Hitabeti Deniz Baykal’ı andırıyor, dinleyeni etkiliyor.
Sonuç olarak kaybetti, geçen kurultayda Genel Başkanını kürsüye gelip tebrik etmişti. Bu dönem etmedi. Etmediği gibi o da CHP’yi eleştirmeyi sürdürüyor.
Kurultayın bitmesinden bir hafta geçmesine rağmen bu eleştirilerine devam ediyor. Haliyle yandaş medya söylediklerini cımbızlayıp, manşetleyip CHP’ye saldırıyor.
Biraz geriye dönelim. Ecevit İsmet Paşa’ya karşı aday olduğunda ‘düşünsel’ bir hazırlığı vardı.
O günün koşullarında hazırlığı iyi, altyapısı sağlamdı.
Baykal bildiğiniz gibi düşünsel alt yapı yerine, uzun yıllar, daha sonra adıyla birlikte anılacağı ‘Hizip’ kadrosuyla, partinin genel başkanı oldu.
Muharrem İnce’de ne düşünsel bir altyapı, ne de bir kadrosu var.
Mustafa Sarıgül Baykal’a karşı aday olduğunda hemen hemen Muharrem İnce’nin aldığı oyu aldı. Onun da bir programı, bir düşünsel altyapısı yok ama az da olsa onunla hareket eden bir kadrosu vardı.
Ertuğrul Günay Baykal’a karşı bir kaç kez aday oldu. On on beş kişilik bir ‘sol kanat’çı destekçisi vardı. Muharrem İnce’den de çok daha iyi hatipti. O da parti mutfağında uzun yıllar çalışmıştı. O da Baykal’a karşı aday olduğu her seçimde dört yüze yakın delegenin oyunu aldı ve kazanamadı.
Netice şu.
CHP 1960’lardan sonra siyasetin ‘sol’ tarafında olduğunu dünya aleme duyurdu.
Halen CHP programının başında ‘Emek En Yüce Değerdir’ yazar.
Türkiye’nin durumu ortada.
Çalışanın, işçinin, küçük esnafın, emeklinin, küçük sanayicinin durumu pek de iç açıcı değil.
Ne diyordu Ecevit 1970’lerde. ‘İnsanca Hakça Bir Düzen’ diyordu. ‘Bu düzen değişmelidir’ diyordu.
Onun adının dağlara taşlara yazılmasının nedeni ve Türkiye’de solun oyunun yüzde kırk ikilere çıkmasının nedeni işte bu ‘düzen’e karşı duruşuydu.
CHP, CHP’nin kurultaylarında aday olanlar milyonlarca çalışanın, emekçinin, yoksulun, garibanın yüreğinde bir heyecan yaratamadıkları sürece böyle gelmiş böyle gider.
Yani ‘düzen savunuculuğu’ CHP’yi ne yazık ki iktidar yapmaz.
Yani sen çekil ben ne varsa düzeltirim demek de inandırıcı olmuyor.
Yani ‘Emek En Yüce Değerdir’ yazmakla da olmuyor.
Bütün yoksulların, garibanların, emekçilerin, çalışanların partisi olmak, yeniden ‘İnsanca, Hakça Bir Düzen’ diyebilmek ve ‘Düzene Karşı Durmak’ için kolları sıvamak gerekiyor.
O zaman, CHP de bunu kim yapıyorsa, yapabiliyorsa, bu halk onun, onların adını, adlarını dağlara taşlara yazacaktır.
Durum budur!

 

Habersiz Gazetesi Köşe Yazarı Hasan Girgin

Haberi paylaşın:

Öncekini Oku

Keşan’a Bir Bilet…

Sıradakini Oku

Bu işte bir sakatlık var

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir