Türkiye’de bir konuyu bugün tartışıyorsak çok çabuk gündem değişiyor ve dün tartıştığımız konuyu unutup, yeni gündemi tartışıyoruz. Adana’nın Aladağ İlçesi’nde 3 katlı bir kız öğrenci yurdunda çıkan yangında, 11’i kız öğrenci ve 1 görevli olmak üzere 12 kişi hayatını kaybetti,22 öğrenci de yaralandı. Kamuoyu bu olayın nedenlerini tam olarak tartışabildi mi? İster devlet yurdu, ister cemaat yurdu olsun devlet buraları denetleyebiliyor mu? Peki, bu konularda belediyeler ne yapıyor?
Geçtiğimiz günlerde Ömerli Mahallesi’nde Hacı Enver Dökümcü Erkek Kuran Kursu’nun temeli atıldı. Arnavutköy Belediye Başkanı A. Haşim Baltacı konuşmasının bir yerinde “Bizlerde belediye olarak üzerimize düşeni yerini getirdik” dedi. Gerçekten öylemi?
MHP’li meclis üyeleri Aralık ayı meclis toplantısında soru önergesinde, “Sayın Belediye Başkanımızın geçen günlerde temel atma törenine katıldığı ve Belediyemizin İnternet sitesinde de haberinin yapıldığı Ömerli Mahallesi’nde yapımına başlanan Hacı Enver Dökümcü Kur’an Kursu’nun mülkiyeti kime aittir ve yapıldığı alanın imar planlarındaki tahsisi amacı nedir? Bu Kur’an Kursu için Belediyemizce verilmiş bir yapı ruhsatı mevcut mudur?”
Belediye’nin internet sitesinden baktığımızda Kuran Kursu’nun yapıldığı yer park olarak gözüküyor. Gerçekten belediye park alanı için ayrılmış yere mi Kuran Kursu’nun temelini attı. Fabrikaların şuan kenarında kalan Kuran Kursu’nun yeri ileriki yıllarda fabrikaların tamamen içinde kalacağı aşikar. Fabrikalar bölgesi iş kazalarına açık, gürültülü ve ağır vasıtaların yoğun trafiği olan sahalardır, bu nedenle çocuklar için tehlikeleri çoktur. Belediye böyle bir yer seçimi yaparak burada okuyacak çocuklara haksızlık yapmış olmuyor mu?
Yapılacak olan Kuran Kursu’nun adı, “Hacı Enver Dökümcü Kur’an Kursu” yani kamu kesesinden yapılan hayırseverlik. Arnavutköy Belediye Başkanı Haşim Baltacı’da katkılarından dolayı Hacı Enver Dökümcü’yeplaket sunmuş. Arnavutköy Belediyesi’nin üzerine bir sürü arazisi var ve bu yerleri de satışa çıkarıyor. Bu satışa sunduğu yerlerden neden Kuran Kursu için yer ayırmıyor. Bir bölgeye plan yaparken vatandaşın yerinden park alanlarını için yer alınıyor ve daha sonra imara açarak birilerine verilerek hizmet mi yapmış olunuyor? Hayırlı dediğiniz işleri düşünerek, planlayarak yapmazsanız aynı Adana Aladağ ilçesinde yaşadığımız faciaları bir kes daha yaşarız.
Arnavutköy ve Çatalcalı Çiftçiler kara kara düşünüyor…
Çatalca, Arnavutköy, Silivri ve Büyükçekmece de çiftçilerin başı mikro kredi ile dertte. İl Özel İdaresi kanalı ile 2008 yılında kullandığınız mikro krediyi 3, 5, 10 gün gecikmeli yatırıyorsunuz. Bu gecikmeleri İl Özel İdare dikkate almıyor, krediyi kapanmış sayıyor.
2014 yılında İl Özel İdareler kapanınca kredi dosyaları önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ardından İl Tarım Müdürlüğü’ne devrediliyor.Bu devirler 2,5 yıl sürüyor. Bu sürede dosyalarla ilgilenen hiçbir kurum yok.
Bu arada kullandığınız mikro kredi sözleşmesinin 2. maddesinde “Kredi taksitlerinden birinin ödenmemesi durumunda hiçbir ihtara hüküm alınmasına gerek olmaksızın taksitlendirilmiş borçların muaccel olacağını bu durumda taksitlerin hepsini kapsayacak şekilde yasal faiz uygulanarak tahsil edileceği…” şeklinde ifade yer alıyor. Aslında bu madde doğrudan icra yoluna başvurulmasını emretmemektedir. Yani geciken ödemeler için yazılı veya sözlü bir bildirim de yapılabilirdi.
Kredi dosyaları Kurumlar arasında devir edilirken 2,5 yıl geçmiş. Bu süre içinde hiçbir kurum dosyalarla ilgilenmemiş. Sonunda İl Tarım Müdürlüğü, kendisine devredilen kredi dosyalarını hiçbir incelemeye tabi tutmadan doğrudan bir avukatlık bürosuna veriyor.
Avukatlık bürosu da 2,5 yıldır bekletilen kredi dosyalarındaki 5 -10 günlük geç ödemelerin 5-6 yıllık gecikme faizlerini icra yoluyla çiftçilerimizden talep ediyor. Traktörlerini, araçlarını haciz yoluyla bağlıyor. Gecikme faizlerinin üstüne icra ve avukatlık masrafları da eklenince ortaya büyük rakamlar çıkıyor. Üstelik aynı borç için tekrar gönderilen icra tebligatı nedeniyle iki kez ödeme yapan çiftçilerimiz var. Bu icra tebligatları ile yaratılan haksızlıklar nedeniyle çiftçilerimizin gönülleri kırıldı, üzgünler. Haklarını arama yolundalar. Fakat şimdilik, uğradıkları haksızlıkla baş başa bırakılmış durumdalar.
Çatalca Muhtarlar Derneğide çiftçilerin yaşadığı bu mağduriyet karşısında gerekli girişimlerde bulunarak çiftçilere sahip çıktı. Çatalca’da bulunan siyasi parti temsilcilerinin seçimlerde ‘Biz çiftçilerimizin ve muhtarlarımızın her zaman yanındayız’ cümleleri de boş çıkmış oldu.
Şimdi çiftçilerimiz kara kara düşünüyor…