Çatalca’da üç dönem Belediye başkanlığı yapan Fırat Aykut’la bir röportaj gerçekleştirdik. Erguvankent projesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Çatalca Belediye Eski Başkanı Fırat Aykut, “Yıllar geçti hiç unutmuyorum bir aday arkadaşımız oraya elektrik direği gönderiyordu, bir başka arkadaşımız iş makinesi gönderiyordu, bir başka arkadaşımız mıcır gönderiyordu, bir başka arkadaşımız çimento tuğla gönderiyordu ev yapsınlar diye. Bir başka arkadaşımızda belediye başkan vekiliydi ve adaydı bunlara göz yumuyordu. Bende hiçbir maddi katkı sunmadan sizi yasal olarak ev sahibi yapacağım diyordum. Hatta o zaman çocuklarınız zabıta gördüğü zaman korkmayacak. Çünkü korkunun olduğu yerde demokrasi olmaz. Tapu sahibi olacaksınız diyordum” dedi.
Erguvankent projesi nasıl ortaya çıktı?
Erguvankent’in çıkış noktasıyla bugünkü geldiği nokta arasında çok fark var. Olumsuz fark var. Niçin? Çünkü biz oraya başladığımızda yaklaşık 400 konut ve ortalama 2000 metre kare arsa içinde dubleks villalar diye düşünmüştük. Çünkü İSKİ koruma kuşakları içinde imar planı koşulları böyleydi. Çatalca’da en büyük belirleyici neden İSKİ’nin koruma kuşaklarıdır. Büyükçekmece barajını koruma amaçlı yapılan imar planının koşulları bu yöndeydi. Bu koşulları hiç zorlamadık.
Kaç yılında siz bu projeye başladınız?
1994 seçimlerinin arifesinde bu noktada düşüncelerimiz olgunlaşmaya başlamıştı. Çünkü orada büyük bir gecekondulaşma vardı. Çok küçük bir gecekondu sayısının hisse tapusu vardı. Bunlar çok eskiden imar planı dışında kalmış ve birde araziye yayılmış hiç tapusuz konutlar vardı. Bu sefer bunları da dışarıda bırakmamak üzere onları da tasfiye etmek ama sosyal belediyecilik anlamında da sahiplerini konut sahibi yaparak bir başka yere taşımaktı. Elde edilecek proje rantını belediyede bütçeleştirmekti. Belediye bütçesine giren o para ile de eskiden çöp dökme alanımız vardı, orayı ihya edecektik, taş ocakları kaldırılacaktı ve kentsel alana dönüştürülecekti. Birde Manisa bayırına çıkan öğretmen evinden sonra devam eden o çok eski yerleşim alanının da imar ıslah çalışmasını yapmıştık. Oranın alt yapısı yapılacaktı. Oralara kaynak aktaracaktık. Nihayet bir miktar böyle bir kaynakta bulduk. Proje başladı ve ortaklar ödeme yapmaya başladıktan sonra bu alana Orman kadastro geçmiş her bir şeyi geçmiş orada mera da yok. Orası maliye hazinesinin tapusu var, özel tapu vardı. Burada proje yapmak isteyen bizim düşüncemize uygun veya düşündüğümüz gibi proje yapmak isteyen birkaç grup gidip geldi belediyeye. Bu sefer burada oluşacak proje rantını belediye kasasına belediye hesabına dönüştürmek için biz başlayalım dedik.
Projeye kurum ve kuruluşlardan teklifler geldi mi?
Zaten önemli partnerimizde Almanca eğitim verecek olan üniversite yapacak, İstanbul Erkek Lisesi Vakfı yönetimi de bizden yaklaşık 150 konut istiyordu. Bir takım projeler birbirinin destekçisi idi. Bu taraflara villa yapmaya gelen insan vardı, hepsi imar planı dışına taşıyorlardı ve kontrol dışına çıkıyorlardı. Oysa onlara kontrollü kentsel fonksiyonlarının hepsinin olduğu bir mekan göstermek idi. Buradan artacak proje rantını da belediye kasasında halkın yararına kullanmak için böyle bir düşünceyle çıktık. Uzmanlarla görüştük en sonunda 1996 yılı sonuydu arsa ofisine müracaat ettik arsaları almak için. Daha doğrusu Milli Emlak’a müracaat ettik. Milli Emlak peşin para istiyor arsa ofisi vade yapıyordu. Arsa ofisi vasıtasıyla bölüm bölüm ödedikçe arazileri elde etmeye başladık. Belediye encümeninden, meclisten gerekli bütün kararları geçirdik. Herkesin gözü önünde oldu hiç kimseden bir şey saklamadık. Büyük toplantılar yaptık. Alt yapıyı yapıyorduk. Kooperatifler Birliği olarak Erguvankent Konut Yapı Kooperatifleri Birliğine Çatalca Belediyesi olarak buranın arsa tahsisini yaptık. Zaten o tahsis yapılmasa karşılıklı alışveriş resmileştirilemezdi. O sözleşmeler belediyede var. Belediyede bütün dosyalar var. Encümen kararları, meclis kararları var. Ben görüyorum arkadaşlarımız konuşuyorlar. Belge üzerinde araştırma yapıp ta konuşan, düşünen hiç kimse yok. Herkes kendisine göre bir hikaye yazmış bu hikayede burayı işte peşkeş çekildi, hiç kimse kimseye peşkeş çekmez çekemezsiniz, yasalar izin vermez. Ben Belediye Başkanı olarak mecliste azınlıkta olan bir partinin belediye başkanıyım. Başbakanlıkta benim partim değildi ama projeyi yola koyduk. Çünkü bu yalnızca Çatalca’ya yapılan proje değildi bütün Türkiye’de uygulanan model buydu. Kooperatifler, Kooperatif Birlikleri ile yapılan projelerde avantajlar sağlıyordu. Belediye için kanalizasyon, su şebekesi, telefon, elektrik bütün kentsel alt yapıyı o projeyi yapanlar yapıyor. Belediye oraya gidip bütçesinden bir çivi çakmıyor. 5656 sayılı yasa var bu yasaya göre de alım satımı yapıyorsunuz. Burada yasal, yönetsel hiçbir sıkıntı yoktur. 1999 yılında yaşanan coğrafi deprem ve sonrasında 2000 yılındaki iktisadi deprem projeyi durdurdu. Yeni arayışlar başladı ama ben 2003 yılının Nisan başında ayrıldım. Ben o zaman Kooperatifler Birliği’nin de başkanıydım. Siyaset yapıyordum belediye başka bir partideydi. Siyasetten projeye zarar veririm diye projeden ayrıldım. Hedeflediğimiz 400 villaydı bu hedefe ulaşılamadığı için Kooperatif Kiptaş ile anlaştı.
Kooperatif kar amacı gütmez ama Kiptaş Büyükşehir Belediyesi’nin bir kurumu olduğu için kar amacı gütmek zorundamıdır. Burada proje hedefinden çıkmış olmuyor mu?
Kiptaş kar amacı gütmezse yaşayamaz. Onlarda kat karşılığı yaptılar. 2005 yılında Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü kaldırıldı. Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü ile protokol yaparak arazi edinmiş olan belediyelerin bu arazileri tahsis ettikleri şirket veya kooperatife devretme izni çıktı. Dolayısıyla şekil değişti. Bütün bu arazilerin tapuları belediyelerindi. Daha sonra çıkan yasalarla belediyeler kooperatiflere devretti. Nihayet burada da Erguvankent’e devretti. Ben 2003’de ayrıldım ve bu devir 2003 yılından sonra oldu.
Eğer siz o günkü şartlarda böyle bir projeyi başlatmamış olsaydınız orada nasıl binalar oluşurdu?
Büyük bir ihtimalle orası birkaç bin gecekonduyla kaplanmış olurdu. Erguvankent oradaki gecekondulaşmayı durdurmuştur. 1994 yılında oradaki gecekondularda kimler oturuyor hepsini çıkartmıştık. Bunlar belediyenin arşivinde vardır. Hisse tapulu mu yoksa maliye arazisi üstünde mi diye bütün bu tespitleri yapmıştık. Bunları tespit ettikten sonra büyük bir disiplinle orayı tuttuk. 20 yıl tutulabilir miydi derseniz, belediye idaresi isterse tutar. Ama büyük ihtimalle orası çok kötü dolardı. 1994 yılı seçimlerinde bende belediye başkan adayı olarak 2 defa ilçe başkanımızın düzenlediği toplantıya katıldım. Herkes bende ilave yapacağım yada bende ev yapacağım diyordu. Bende o zaman sakın yapmayın bekleyin diyordum. Yıllar geçti hiç unutmuyorum bir aday arkadaşımız oraya elektrik direği gönderiyordu, bir başka arkadaşımız iş makinesi gönderiyordu, bir başka arkadaşımız mıcır gönderiyordu, bir başka arkadaşımız çimento tuğla gönderiyordu ev yapsınlar diye. Bir başka arkadaşımızda belediye başkan vekiliydi ve adaydı bunlara göz yumuyordu. Bende hiçbir maddi katkı sunmadan sizi yasal olarak ev sahibi yapacağım diyordum. Hatta o zaman çocuklarınız zabıta gördüğü zaman korkmayacak. Çünkü korkunun olduğu yerde demokrasi olmaz. Tapu sahibi olacaksınız diyordum. Gecekonduları taşıyacağımız ve yapacağımız konut tiplerinin hepsinin projesi Erguvankent’te vardır. Ama tabi siyasi engellemelerde çıktı. Orası 1300 dönümdü yaklaşık Erguvankent olarak 600 dönümünü aldık. Ondan sonrası için oldukça yüksek rakamlar kondu. Taşocağı tarafıydı. Tabiki hepsini alamadık. Eğer alsaydık hepsini Erguvankent ortakları ödeyecekti. Tapuları belediye alacaktı, sonra Erguvankent’in yaptıklarının tapusunu verecekti. Gerisinin hepsi Çatalca belediyesinin olacaktı. Müthiş bir olaydı ve bütün yasalar, her şey buna müsaitti. Demek ki bugün en az 650 dönüm o taşocaklarının olduğu arazinin tapusu Çatalca Belediyesi’nin olacaktı. Bugün büyük bir servet belediyede olacaktı. Evdeki hesap çarşıya uymadı diyelim. Çok toplantılar yaptık bununla ilgili kimseyi suçlamak değil ama demek ki iyi anlatamadım. Rahmetli Demirel’in bir lafı vardı. ‘Allah kullarını yakışan iftiradan korusun’ diye.
O dönem halk nasıl bilgilendirildi bu konuda?
Yerel gazeteler aracılığıyla ilanlar verdik, haberler yaptırdık. Vatandaşlara yönelik bilgilendirme toplantıları yaptık. Yaklaşık üç hafta imar planları belediye tiyatro salonunda asıldı. Hatta parti binalarına, parklarda özel panolar yapıldı ve asıldı. İnsanlar buralara gelip kendi parsellerine bakıyor ya da genel anlamda bakıyordu. Bu planlarla ilgili insanlara bilgi aktarıldı. 23 Kasım’da büyük toplantı yapıldı. Neydi o büyük toplantı? Kim katıldı? İstanbul’da devletin ne kadar yatırımcı kuruluşu varsa devlet su işleri, iski, karayolları, Küçükçekmece nükleer araştırma merkezi dahil bütün hepsine çağrı gitti. Bütün üniversitelere de gitti. Toplantıyı da Prof. Dr. Mehmet Çubuk yönetti. Türkiye’deki şehir plancılığının temelini atan öğretim üyelerinden biridir. Bu planlar olmasa plansız bölgeye yapı nasıl yapılır? Bunlar esas fikri temelidir. 1/5000 Nazım plan raporu bu. Şimdi bunları bilmeden 5656 sayılı yasayı bilmeden, 5656 sayılı yasa nedir? Belediyeler isterlerse arsa ve konut üretme işini asli görevleri arasına alırlar ve bir yönetmelik yaparlar. Peki, meclis yok biz konut yapmayalım derse yapamazsın. Belediye başkanı projeyi bu yasaya göre, meclise sunar. Meclisin imar komisyonu inceler peki demeseler belediye yapabilir mi? Bütün bunlara peki diyenler altı ay, bir sene, iki sene sonra farklı konuşmaya başladılar. Kime inanacaksın?
Erguvankent Kiptaş’la anlaşırken Çatalca Belediyesi tarafmıydı? Bu anlaşmada Çatalca Belediyesi müdahil oldu mu?
Tekrar imar planı değişti. Bizim Yaptığımız imar planına göre yapılmadı. Burada İmar planı değişmese bu kadar yüksek kat yapılabilir miydi? İmar planı değişmesi Çatalca Belediyesi’nin birebir onayındadır. Çatalca Belediyesi hayır dese o kadar apartmanlar olur muydu? Villadan apartmana dönüşürken belediye bunun içinde olmasa olur mu? Bu değişiklikler olurken ben görevde değildim ama sorumluluktan da kaçmak istemiyorum çünkü projeyi başlatan bizdik. Kiptaş başladığından beri benim dairem varmış. Bırakın daireyi santimetre kare yerim yok.
Çatalca Belediyesi ile Erguvankent arasında bir sözleşme var bu sözleşmede hem belediye başkanı hem de Erguvankent başkanı olarak imzanız var ne diyeceksiniz?
Sözleşmenin 11. maddesinde proje kapsamında kalan gecekonduların tasfiyesi ve ıslah edilmesinin tüm bedelleri belediyenin uygun göreceği yöntemler içerisinde birlikçe karşılanacaktır. Belediyeye ne kadar geniş yetki veriyor, belediyenin belirleyeceği yöntemler nasıl belirlersin? Kooperatife bu inisiyatif bırakılmadı. Bu sözleşme ile dalga geçenler var ikisine de imza atmış diye. Hem belediye başkanı hem Erguvankent başkanı olarak imza attım, atmayabilirdim. Proje kapsamında kalan gecekonduların tasfiyesi ve ıslah edilmesinin tüm bedellerinin belediyenin uygun göreceği yöntemler içerisinde birlikçe karşılanacaktır. Daha ne yazılır. Belediye başkanına bütün yetkileri veriyor bu sözleşme.
Oradaki gecekonduda yaşayan vatandaşların sorunları neden çözülemiyor?
Kiptaş yapacaktır. Erguvankent Kiptaş ile anlaşırken bunu yazmıştır belki, bilmiyorum. Senin olsa orası 600 dönüm 300 daireye verir misin orayı? 2500 daire yapılan yere çok az ama artık Erguvankent ortaklarının gırtlağına geldi. 20 yıl oldu artık herkes buradan çıkalım dedi. Herkes para yatırdı, yatırdıkları paranın karşılığı bu değildir. Orada 1500 metreküplük su deposu vardır. İSKİ şimdi kullanıyor orayı. Çatalca’ya su verirken onların hepsini Erguvankent yaptı. Kanalizasyon yapıldı yangın muslukları kondu su şebekesi yapıldı. Hepsini sen yapıyorsun konut sahibi olacaksın diye. 100 lira ödüyorsun bunun belki 30 lirası kentin alt yapısına gidiyor. Evin belki 70 lira, yalnız ev senin değil tabi. Kamu buraya para ayırmıyor araziyi arsaları peşkeş çektiler. Gel buyur sen yap bütün bu alt yapıları yapacak mısın? Sonuç olarak Erguvankent ortakları kaybetmiştir bana göre. Neyi kaybetmiştir 2500 konut yapılacak yerde 300 konut alınırsa. Tabi onları suçlamıyorum ne peşkeşi zavallılar arazinin parasını onlar ödedi, bir sürü alt yapı parası ödediler. Orası safi taş takır takır binlerce taş kırıldı. Şimdi görüyor insanlar açılmış yolları. Oysa o yolları Erguvankent yaptı. Belediye yapmadı.
Çatalca Belediyesi olarak sizin döneminizde arsa aldığınızı söylüyorsunuz. Daha sonra da bu aldığınız arsaları kooperatiflere sattığınızı dile gelirdiniz. Belediye olarak emlak komisyonculuğu yapmış olmuyor musunuz?
Biz emlak komisyonculuğu yapmadık. Biz bir proje yaptık. Çatalca’da da bazı gruplar arsa ofisinin satacağı yerlere girdiler. Ben arsa ofisine gittiğimde gösterdiler. Belediye arazi satmamalı. Belediye arsa satar. İmar planını yapar terklerini yaptırır. 10 bin metrekaredir 4 bin metrekaresi kamusal alanlara ayrılmıştır. 6 bin metrekare 500 metrekarelik 12 parçaya bölünmüştür. 12 tane 500 metrekarelik ikişer katlı ev ya da dükkan arsası satar belediye. Belediye arazi satmamalı. Çok ayıp çünkü kendi arazisi. Kendi arazisine imar planı yapsın adam gibi. İhtiyaçlara göre ondan sonra arsa satsın. Ben anlamıyorum bakıyorum arkadaşlar hemen arazileri satalım diyorlar. Arazi satmayın. Arazi satın alan adam senden aptal mı? Belediyesin, belediye arazi satar mı, arsa satar ve ya bina satar.
Son olarak Erguvankent’le ilgili ne söylemek istersiniz?
Erguvankent aslında çok doğru bir düşüncedir o günün yasal koşulları içinde. Yasaların yönlendirmesiyle çok doğru bir tercihtir. O dönem dediğim gibi 1999 depremi, arkasından iktisadi deprem sonra siyasal anlayış ve kentlere bakışın farklılaşması uzayan zamanda tabi ki projeyi bu istenmeyen yoğunluğa taşımıştır. Keşke böyle olmasaydı. 370 – 410 neyse o civarda villa olacaktı. Hepimizin sorumlulukları var. Ben o dönemin bütün sorumluluklarını bana düşen, kendi aklım ve vicdanımla birlikte yaşamaya devam ediyorum. Ben burada yaşamasaydım bana bunları hiç kimse sormayacaktı. Hiç kimsenin de gündemine gelmeyecekti. Demek ki sokakta gezerken bir karşılığımız var ki ikide bir saldırıyor birileri…
Çatalca Belediye Eski Belediye Başkanı Fırat Aykut Belediye Başkanlığı döneminde yerel gazetelere “Yurttaşlık Görevine Çağrı” başlığı adı altında ilan vermişti İşte o ilan;
Çatalca ve Mücavir Alanları’nın Muratbey, İzzettin, Gökçeali bir bölümünü kapsayan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı Nazım İmar Planı hazırlanmış olup, Çatalca Belediyesi Tiyatro Salonu’nda halkımızın görüşlerine sunulmuştur. Bilgilenmek bir Yurttaşlık görevidir. Bu görevi yerine getirmek isteyenlere doğru bilgi sunmak amacıyla 23 Kasım 1995 tarihine kadar her gün (tatil günleri dahil) açık kalacak sergimizde bir teknik eleman aracılığıyla sorularınıza yanıt verilecek ve doğru bilgi almanıza yardımcı olunacaktır. Bu sergiyi gezen Çatalcalı ve Çatalca dostlarının düşüncelerini almak ve bu düşüncelerini almak ve bu düşünceleri plana yansıtmak amacıyla bir anket ve toplantı düzenlenmiştir. Sergide size sunulan anket formunu doldurarak görevlilere teslim etmenizi ve 23 Kasım 1995 günü saat 10.00’da başlayacak ve uzmanların katılacağı tartışmalı toplantıyı izlemenizi ve düşüncelerinizi ifade etmenizi içtenlikle bekliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
İ. Fırat Aykut
Çatalca belediye Başkanı