Çok zor günlerdeyiz: Ülkemiz kuşatma altında ve bu kuşatma gittikçe daralıyor:
– Suriye’nin kuzeyinde, sınırımızda İsrail’in istediği gibi PKK-PYD eliyle bir terör devleti tamamlanıyor…
– Barzani, gasp ettiği Kerkük’te 25 Eylül’de referanduma gidiyor…
– Yunanistan gasp ettiği 18 adamızda askeri tatbikatlar yapıyor…
– 28 Haziran’da Cenevre’de başlayacak Kıbrıs görüşmelerinde garantörlükten vazgeçmemiz, asker çekmemiz konuşulacak… Rum medyası yüzde 80 asker azaltmayı kabul ettiğimizden bahsediyor…
AKP’den bu olanlara hiç ses yok, Ana Muhalefet de eliyle verdiği Enis Berberoğlu’nu kurtarma derdinde…
KKTC’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile birleşmesi halinde Adadaki Türklerin başına gelecekler, 1960’lardan 1974’e kadar Kıbrıs’ta Rumların Türklere uyguladığı soykırımlar olacaktır.
Ermenilerin uyduruk soykırım iddiasından sonra Yunanlılar da Pontus soykırımı iftirasını attılar. Biz Türkler, Pontus Rumlarına güya soykırım uygulamışız. Vatanını, ulusal onurunu, karısının kızının namusunu saldırgan ve işgalci Yunan ordularına karşı savunan bizleri, bu ordunun cani askerlerini yurdumuzdan kovarken onlara ve yerli Rumlara kimilerine göre soykırım, kimilerine göre de güya etnik temizlik yapmışız.
Tanıtacağım kitap, Yunan’ın Anadolu’da Türklere soykırım yaptığını belgeleriyle ortaya koymaktadır. Prof. Dr. Çetin Yetkin’in hazırladığı ‘Gürer Yayınları’ tarafından basılan kitap: ”Yunan’ın Anadolu’daki Zulmü – VAHŞET”.’
Yunan işgalindeki yerlerden Türklerin yükselen çığlıkları İstanbul’dan duyulmaya başlanınca İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal güçleri, Kızılhaç’la birlikte, müttefikleri Yunanlıların bu insanlık suçlarını yerinde incelemek üzere iki ortak (karma) komisyon kurmuşlardır. İşgalci Avrupalılardan oluşan bu iki komisyonun incelemeleri sonucu ortaya koydukları raporlar insanlık dışı olayları gözler önüne sermektedir: elleri kesilmiş çocuklar, ırzına geçilmiş kızlar, namuslarını teslim etmedikleri için memeleri ve elleri kesilen kadınlar, dövülmüş, işkence edilmiş, camilere, evlere toplanıp diri diri yakılmış, başları kesilmiş, vücutları parçalanmış süngülenmiş, kurşunlanmış, malları yağmalanmış masum insanlar ve yakılıp yıkılan köyler, evler…
Her iki komisyon incelemelerini yalnızca Marmara bölgesinin az sayıdaki kasaba ve köylerinde yapmıştır. Bu nedenle, Yunanlıların, Anadolu’nun geri kalan bölgelerinde gerçekleştirdikleri soykırım, Kızıl haç raporu kapsamı dışında kalmıştır.
Raporun kapsadığı il, kasaba ve köylerin bir kısmı şunlardır: Çatalca;Çerkez Müslim, Atmanlı, Çavuş, Hacı Beyazıt köyleri Beykoz; Bozhane, Örümce, Ömerli Köyü vd. Şile;Oruçköy, Kızılcıkköy, Çiftlik Köyü vd. Ağva; GöksuKöyü vd. Bursa: Bandırma, Erdek,Orhangazi; Pazarköy, Çeltikçi, Hereke, Cedit, Çakırlı Köyü vd.İzmit, Yalova,Çınarcık, Armutlu, Gemlik; Katırlı Köyü vd.Gebze,Karamürsel, Kandıra; Kara Kiraz, Kışla, Ötükler, Tekkeler Köyü vd.Çanakkale: Gelibolu, Ezine,Bayramiç, Biga; Köseler Köyü vd…
Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı Kurtuluş Savaşı sırasında ülkemiz ve insanlarımız işte bu durumdaydı.
Fakat 1945 yılından beri, emperyalist devletlerin güdümüne girip, Atatürkçü politikalar oluşturamadığımız için bugün tekrar siyasi ve ekonomik bir ateş çemberinin içine düştük.
Yunan’ın işgal ettiği 18 ada, şehitlerimizin kanlarıyla kurtarılmış vatan toprağımızdır; bırakamayız.
KKTC’nin bekası Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türklerin, Müslümanların bekasıdır. KKTC’nin Rumlarla birleşmesi halinde Kıbrıs’ta ve Türkiye’de yaşanacaklar, 1919, 1920, 1921’de ve 1960’lardan 1974’e kadar yaşadıklarımız olacaktır.
Türkiye’nin, Türk halkının tek çıkış yolu Atatürkçülüktür, Atatürk Milliyetçiliğidir. Çok geç olmadan Atatürk ilkelerini hayata geçirmek zorundayız; AB’cilere, ABD’cilere, dincilere, Pontusçulara, Ermenicilere rağmen…